Zamanın bir anını bile doğaya uygun geçir ve memnuniyetle ayrıl yaşamdan; tıpkı onu yaratan toprağa ve yetiştiren ağaca şükranlarını sunmak için olgunlaşınca yere düşen bir zeytin tanesi gibi.
"Sana dürüst davranmak istiyorum," diyen birisi nasıl çürümüş ve sahtekârdır. Ey insan, sen ne yapıyorsun? Bunu söylemene gerek yok. Dürüstlük kendiliğinden anlaşılmalı. Yüzünde yazmalı, sesinde çınlamalı.
Kendime Düşünceler, bir imparatorun halkına değil, kendi ruhuna seslendiği kişisel notlardan oluşur. Marcus Aurelius bu metni yayımlamak için yazmadı; bu yüzden eser son derece içten, samimi ve kendisiyle hesaplaşan bir karakter taşır.
Bu yönüyle kitap: Bir günlük gibidir, bir ahlak rehberi gibidir, bir Stoacı meditasyon kitabıdır.
1) Stoacılık Felsefesi
Bu eser, Stoacılığın en yalın ve güçlü ifadelerinden biridir. Stoacılığın temel öğretileri kitapta sık sık tekrarlanır: Kontrol edebileceğin şeylere odaklan Olayları değil, olaylara verdiğimiz tepkileri yönetebiliriz. Doğa ile uyum içinde yaşa Evren bir bütündür; insan, doğanın bir parçasıdır. Erdem (iyilik, adalet, ölçülülük) tek gerçek değerdir Zenginlik, statü, şöhret geçicidir. Acı ve zorluklardan kaçma, onlardan öğren İnsan karakteri sıkıntılarla olgunlaşır.
Bu öğretiler, Marcus’un hem imparator hem insan olarak verdiği mücadelenin özetidir.
2) Geçicilik (Fânilik) Fikri Marcus Aurelius sürekli kendine şunu hatırlatır: “Her şey geçer. Sen de geçeceksin.” Bu, onu karamsarlığa değil:
alçakgönüllülüğe,hırsların anlamsızlığını görmeye, şimdiki ana odaklanmaya yönlendirir.
Özellikle Roma İmparatorluğu gibi ihtişamlı bir dünyanın tepesinde duran biri için bu düşünce etkileyicidir.
3) İç Disiplin ve Öz Denetim Marcus sık sık:duygularını,öfkesini,korkularını, hırslarını kontrol etmeyi vurgular. Kendini eğitmeye çalışan bir kişi gibi konuşur. Bu yönüyle kitap, sadece felsefe değil bir kişisel gelişim metni gibidir.
4) İyilik ve İnsanlık
Marcus Aurelius’a göre: İnsan doğası gereği toplumsal bir varlıktır. Herkes aynı evrenin çocuklarıdır. Birine iyilik yapmak kendine iyilik yapmaktır. Kötülük yapanları anlamak gerekir, çünkü onlar bilmedikleri için yanılırlar. Bu düşünce, modern çağda bile ahlaki rehber niteliğindedir. 2. Eserin Felsefi Önemi Bir yöneticinin iç dünyasını açması Dünyanın en güçlü adamı olan bir imparatorun:
yalnızlık, güç sorumluluğu, insan olma çabası, hata korkusu üzerine böylesine dürüst bir dille yazması çok nadirdir.
Öğretici ama buyurgan değil
Bir hükümdar olmasına rağmen kimseye emir vermez; sadece kendisini eğitmeye çalışır. Bu tavır onu diğer antik yazarlar arasında özel kılar.
Zamanlar üstü
Kitap 2000 yıl önce yazılmasına rağmen: kaygı, stres,sosyal ilişkiler,öfke yönetimi,anlam arayışı gibi konular bugün hâlâ aynı tazelikte hissedilir.
Marcus Aurelius insan doğasını öyle isabetli analiz etmiştir ki, çağlar arasında bir köprü gibidir.
3. Üslup ve Anlatım
Kısa, öz cümleler. Emir kipinde kendine hitap. Süslü bir üslup yerine sade ve derin bir dil. Tekrarlar: Bunlar, kendi kendini eğitme pratiğinin parçasıdır. Bazen mistik, bazen sert, bazen de yorgun bir tonda yazılmıştır. Metindeki üslup değişimleri, Marcus’un zihinsel hâllerinin ruhsal yansımaları gibidir.
4. Kitabın Gücü Özgürleştirici bir metin Kişiyi olayların kölesi olmaktan kurtaran bir bakış sunar. Sakinleştirici bir etkisi vardır Okur, Marcus'un kendine söylediği sözleri kendi hayatına uyarlayabilir. Zihni güçlendiren bir metindir Kişinin kendini neden üzdüğünü, neyin gerçekten önemli olduğunu sorgulatır. Her okunuşta yeni bir anlam çıkar.Çünkü kitap yaşadığın hayata göre şekil değiştiren bir aynadır.
Kendime Düşünceler, imparatorluğun en tepesindeki bir insanın bile “kendi içindeki karanlıkla savaşmak zorunda olduğunu” gösterir. Ama aynı zamanda, insanın içinde güçlü bir sükunet ve erdem kaynağı olduğunu da fısıldar.
Bu eser:bilgelik arayanlara,sakinlik ve denge arayanlara,iç huzur arayanlara ,yol gösteren zamansız bir rehberdir.