Umutsuzluklarına intiharla çare arayanlar bilmelidirler ki, bu dünyada sürüp gelen bir şey yoktur. Neşe, üzüntü hepsi gelir geçer, yalnız mutluluk ve felaket dediğimiz şeylerin olumlu, olumsuz anlarında ne birincisinin zevkine gereğinden fazla değer vererek şımarmalı, ne de ikincisinin kahrına karşı zayıflık göstererek, mezar yolunu boylamak korkaklığına kalkışılmalıdır.
İstediklerimiz her girişimde kolaylık, daima başarı, refah, bolluk, zevk ve sefa mıdır? Bu biçim bir mutluluk daha kimseye nasip olmamıştır. Mutluluğun bu biçimde düşünülmesi de yanlıştır. Bu türlüsü ancak düt diyince dağları taşları koyunlar, keçilerle dolduran peri masallarında görülür. Gerçekte ise başarılı olanlar çarpıştıkları zorlukları, karşılaştıkları engelleri, düştükleri sıkıntıları yenebilenlerdir. Asıl hüner kendini değil kahrı öldürmektedir. Ölen karanlığa gömülür, yaşayan çok şeyler görür.
İnsanlar,vicdanın varlığını kendilerinde yoklamazlar,daima karşılarındakilerde ararlar.Bulamayınca kızarlar, ifrit olurlar.İşte hep patırtılar bundan çıkar.
Ben sizin hiçbirinizi sevmiyorum. Beni böyle üzüntüler, korkular, işkencelerle öldüreceğinize birdenbire gebertiverin de kurtulayım. Çünkü şu uğursuz köşke adım attım atalı geçirdiğim vartaları, çektiğim üzüntüleri bir ben bilirim, bir de Mevla. 😬