"Bakın ben olsam, Kasım ayını seçerdim. Nisan ayında, çiçekler tomurcuklanır, ağaçlar yeşerir. Ama kasım ayı öyle mi ya... Hava enikonu kötüleşir, sert rüzgarlar, insanı iliklerine kadar üşütür, gökyüzü de daima bulutlu ve kasvetlidir. Ah, evet, ben olsam ancak Kasım ayında canıma kıymayı düşünürüm."
Kitabın Adı: Ölüm Adası Yazarı: Agatha Christie Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi Türü: Roman ( Dedektif) Basım Yılı: Nisan 2020 Sayfa Sayısı: 224 Sayfa
Düşünceler: 1976 yılında ve 86 yaşında vefat ettiğinde geride 80tanesi dedektif romanı olmak üzere 100 civarı eser bırakan Agatha Christie kadın olmasına rağmen kitapları hala milyonlarca satmayı başaran yazarlardan birisidir.
Önceleri Hercule Poirot karakterine hayat veren yazar dedektiflik romanları ve tiyatro eserleriyle üne kavuşur, daha sonra Sevimli bir yaşlı kadın olan ( kendisi gibi) Miss Marple karakteriyle okuyucularının karşısına çıkan yazar bir çok ülkeyi gezerken gözlemlerini eserlerinin içinde eritmeyi başarır aynı zamanda. Miss Marple amatör bir dedektiftir ama onu tanımayanlar sıkıcı, geveze bir ıhtiyar olduğunu düşünür ( görevini belli etmemek için bir kılıftır bu aslında)
Orjinal adı " A Caribbean Mystery" olan bu eser yazarın olgunluk döneminde ( 1964 ) yazdığı bir eser ve ayni zamanda benim yazar ile ilk tanışma eserim. Üzülerek ifade etmeliyimki daha önce hiç Agatha Christie kitabı okumadım. Özel bir nedeni yok aslında sadece tercih etmedim diyelim ( keşke etseydim )
Miss Marple Karayip adalarının birinde emekliliğinin tadını çıkarıp tatil yaparken kaldığı otelde emekli bir subayın öldürülmesi ile başlayan olayları kendi tarzında araştırması ile başlar serüven. Karakterleri tanıdığımız romanın başlarında biraz bizi sıksada sonraki sayfalarda içine alıyor ve son sayfaya kadar hiç bırakmıyor
Bu arada yeni cinayetler oluyor. Herkesten bir şekilde şüpheleniyoruz ama katili romanın en sonuna kadar tahmin edemiyoruz. Çok hareketli değil olaylar ama ilgiyi sürekli canlı tutmayı başarıyor
Yazarın tarzını çok sevdim. Kendine özgü çıkarımları, kadın ve erkekler üzerine tecrübelerine dayanan fikirleri var. Seveceğinizi düşünüyor ve tavsiye ediyorum bu hoş kitabı
Ve Perde İndi, Hercule Poirot efsanesinin sonuncu kitabıdır. Bu sefer katil dedektifimizi alt edecektir. Poirot serisinin hepsini okuyamadım ama çoğunu okumuştum. Bu kitaptan çok şey hatırlamıyorum ama okurken gerginliği doruklarda yaşadığımı anımsıyorum. 20 yıl önce okumuştum lise 2'ye giderken. Hatta bitirdiğimde Felsefe hocama hediye etmiştim.
Güzel bir kitaptır, şanına yakışır bir son olmuştur seriye.
Agatha Christie'nin bu kitabında da sonuna kadar kimin katil olabileceğiyle ilgili fikrimi değiştirip durdum. Bazen en alakasız kişilerden bile şüphe ettim. Sanırım olması beklenen de buydu. Yazarın sevdiği şeylerden biri mükemmel bir mantığa oturttuğu kurgularının sonunda ters köşe yapmak muhtemelen. Bir adaya davet alarak farklı amaçlarla gelmiş on insan görüyoruz. Hepsi de bambaşka karakterdeler ancak tek ortak noktaları hepsinin de katil olması. Yani bu kez bir katil avcısıyla karşı karşıyayız kitapta. Polisiye, gerilim ve gizem severler için bu yazarın kitapları biçilmiş kaftan bence.
On Küçük Zenci ve Doğu Ekspresinde Cinayet kitaplarında sonra hâlâ insanı heyecanlandırabiliyor Agatha. Normalde yazarlar özellikle polisiye kurgularında kendilerini tekrar ederler. Hep aynı tadı verir John Verdon kitapları gibi. Lakin Agatha'nın kitaplarının her biri kendine özgü bir gizem taşıyor. Katilin kim olduğunu saklamak için de saçma karakterleri sonradan uydurulmuş delillerle suçlamıyor. Bu türü sevenlere tavsiye ederim okuduğum tüm kitaplarını.