Nice güzellik var görmeye ve dokunmaya değer. Epey mana var anlamak için bizi belki uzun zamandır bekleyen. Sayısız nimet var tadılmak için önümüzde usulca duran. Nereye baksak bir hazine gizlidir. Nereye gitsek başka bir mucize saklıdır. Her bir yanımız bizi tanımlayan güzelliklerle sarılıdır. Her birimize yetecek bir evren var.
Demem o ki boş bir şey, boşuna yer kaplayan bir canlı yok bu dünyada. Varsa varoluşu bin bir sebepledir. Varlığı yoksa da hayrımızadır. Biz bilmeyiz tam olarak. Kesin olarak şu böyledir, o şöyledir diyemeyiz. İrademiz sınırsız değildir, gücümüz her şeye muktedir değildir. Kanatlarımız yok. Bitmeyen bir enerjimiz yok. Azalmayan bir ömrümüz yok. Geçiciyiz. Faniyiz. Ancak etrafımızdaki her şey ve herkes bizi bir şekilde hayatta tutar.
Düşünsenize koskocaman Dünya bizim için döşek kılınmıştır. Sağlıklı ve mutlu bir yaşam için tabiat her hâliyle önümüze serilmiştir. Bizi her gün ısıtan ve aydınlatan bir güneş var. Gecelerimize kandil bir ay ve düşlerimizi süsleyen sonsuz sayıda yıldız var. Akmaktan yana hiç şikayet etmeyen ırmaklar var.
Birbirleriyle tanışmak ve kaynaşmak için ırkı, dini ve dili farklı milyarlarca insan var. Milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan deniz ve okyanuslar var. Kuşlar ve kelebekler var. Bize yoldaşlık eden köpekler ve evimize bereket getiren çocuklar var. İşinde gücünde olan karıncalar var. Var da var.
Nankör olmasak her bir güzelliğin ve sayısız nimetin farkında olacağız. Değişen ve bozulan bireyler olmasak hayatımız dört dörtlük yoluna devam edecektir.
Lakin biz insanlar çabuk insani değerlerimizi terk ederiz. Bir şey elde ettik mi hemen şımarırız. Bir mevkiye geldik mi aslımızı meydana getiren özeliklerden uzaklaşırız. Doğayı tahrip ederiz. Duyguları yerle yeksan ederiz. Zayıf olanı ezdikçe ezeriz. Adam satarız, olmadı cinayet işleriz. Kısacası her şeye ve herkese yeten dünyayı yaşanmaz kılmak için elimizden geleni yaparız. O yüzden başımıza ve yaşımıza ne gelse biz insanlardan kaynaklanmaktadır.
Olmayacağını Gelmeyeceğini Ve bir daha hiç karşılaşmayacağımızı Bir daha bulut altında yağmura yakalanmayacağımızı Bile bile sıkıca tuttum senin için Ellerimde rengârenk çiçekleri
Kuruyan ve solan Sadece çiçekler olmadı
Ağlayan ve üzülen Sadece çiçekler olmadı
Azalan ve büzülen Kaybolan ve ölen Ben oldum çiçeklerden önce Sen gelmeyince Varlığına bahar bakışlı yurduma Bir daha
Çok gezmek gerek vakit varsa. İmkân varsa yeni diyarlar görmek lazım. Yeni insanlarla bir araya gelmek gerek yeni fikirler edinmek için. Yeni tecrübeler kazanmak için yeni mücadelere girmek lazım. Gerek ve lazım kelimelerine yeni cümleler eklemek elzem.
Ey güzel sevgili Ey kalbime güzel değen sevgili Ey canıma heyecan duygusunu katan sevgili Seni sen olduğun için Yanında adamakıllı durur Ve sol yanına Usulca yerleşme derdinde olurum
Artık karşıma çıkan her kitabı, her cümleyi iyice önemsiyorum. Es geçmiyorum yanımda geçen bir yolcuyu. Bir çocuğu mutlu etmek için eskisinden daha fazla duyarlı davranıyorum. Yararlı ve etkili bir birey olmak için insanlar arasında dolaşmaya ç/alışıyorum.
Hayata ve insanlara değer verme konusunda eskisinden daha istekli ve yapıcı oluyorum. Artık bu değişim kimliğiyle nefes alıp verme gayretinde olmak istiyorum.
Güzel sevmek ile normal sevmek arasında papatya varlığı kadar fark var. Güzel seversen her papatya yüzüne çiçek çiçek gülümser lakin normal seversen birkaç papatya sevgine karşılık verir.
Bekleyişten yolu geçmeyenimiz yok gibidir. Uyanık veya uykuda olalım bir bekleme çizgisi üzerinde yaşarız. Çünkü hayatımız istesek de istemesek de bir kimseyi yahut bir şeyi beklemekle geçer.
O kimse için, o şey için bekleyerek günlerimizi, aylarımızı, bazen yıllarımızı veririz.
Beklerken değişik duygular yaşar ve farklı düşünceler içerisine gireriz. Sabrımız sınanır, canımız sıkılır. Pes etme noktasına yaklaşırız. Yine de bekleme gerçeğimiz mesaisine devam eder.
Beklerken kendimizle de sık sık savaşırız. Ya o kişi gelmezse deriz, ya o şey olmazsa deriz. Beklerken aslında bin bir sınavdan geçeriz. Bazen beklenilen gelmez, umulan gerçekleşmez. Bazen de beklenilen kişi hayal kırıklığına uğratır, beklenilen şey umduğumuz gibi çıkmaz.
Ancak insanoğlu beklemekten yana yakasını bir türlü kurtarmaz. Bekleyişi sürekli sürer. Bir insanı, bir şeyi beklemese de kendini bekler. Kendi geleceğini, kendi hayallerini bekler. Sabahı bekler, olmadı akşamı bekler, yarını ise hep bekler.
İnsan, ömür boyu bekleme kuşatmasında kalır. Bu kuşatma bazen yoğun olur bazen seyrek ancak bekleyişi daima devam eder.
Sevgiye sarılan insanlarla yola çıktığınızda yolculuğunuz güzel geçecektir. Ve sevgiyi konuşan insanlarla muhabbet ettiğinizde sohbetten keyif alacaksınız.
Sevgiye sarılan insanlarla yola çıktığınızda yolculuğunuz güzel geçecektir. Ve sevgiyi konuşan insanlarla muhabbet ettiğinizde sohbetten keyif alacaksınız.