Asteğmen, “Gardiyana bak, savaşın insanları nasıl vahşileştirdiğini anlarsın,” diye sürdürdü sözünü. “Eminim, askere çağrılmadan önce geleceğe umutla bakan melek gibi bir delikanlıydı bizim gardiyan da; köyde kız yüzünden maraza çıktığında zayıfın yanında yer alan, efendi, insancıl, herkesin saygı duyduğu biriydi mutlaka. Bir de şimdiki hâline bak… Ah, bilemezsin, çenesine bir yumruk çakmak, kafasını ranzaya çarpmak yahut bacaklarından tutup bok çukuruna daldırmak için nasıl yanıp tutuşuyorum. Oysa, dostum, bu bile insanın askerde ne kadar vahşileştiğini göstermiyor mu?”