"Ey tanrım? Doymaz bir tutkunun taze çekirdeği, ne doğuyu ne batıyı soran azgın bir fırtına, yanıp dağılan bir gezegenin yolunu şaşırmış bir parçası olan ben, neden burada olmalıyım?"
"Hüznüm'le ben, birlikte şarkı söylediğimizde, komşularımız pencerelere koşuşur, bizi dinlerlerdi. Şarkılarımız deniz kadar derin, ezgilerimiz garip anılarla dolu olurdu."
"Hüznüm'le ben, karşılıklı konuştuğumuzda günlerimiz kanatlanır, gecelerimiz düşlerle dolardı. Çünkü Hüznüm güzel konuşurdu ve ben de Hüzün sayesinde güzel konuşurdum."
"Dostum, sen iyisin, hem ihtiyatlı hem de bilgesin; dahası, kusursuzsun. Ben de bilgece ve ihtiyatla konuşuyorum seninle. Ancak yine de, meczubum ben. Ama gizliyorum meczubluğumu. Ben yalnız başıma mezcub olmak isterim."
"Ne söylediğime inanmanı ne de yaptığıma güvenmeni isteyeceğim senden; çünkü sözlerim senin öz düşüncelerinin yankısından başka bir şey olmadığı gibi, eylemlerim de senin eylem arzunun yankısından başka bir şey değildir."
"Özgürlüğü ve huzuru buldum meczupluğumda; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmamış olmanın huzurunu. Çünkü bizi anlayanlar içimizdeki her şeye de egemen olurlar."