Bazen kötülüğü susturmak için adalet yetmez. Peki kötülüğe mani olamayan adaletin yerini ne alır? İşte tam da bu noktadan hareketle yola çıkılmış bir eser. Harikulade bir polisiye roman okurken, kendinizi bazen ilk kez duyduğunuz tarihi bir bilginin karşısında, bazen yoğun duygular yaşatan bir şiirin kıyısında bulabilirsiniz. Hatta okurken fark etmeden karakterlerle türkü dahi söyleyebilirsiniz. Alışılageldik polisiye kurguların ötesinde bir roman.
Yazarın kendi hayatını hikayeleştirerek kaleme aldığı bu eser, başlangıçta yazarın yerine kendinizi koymanıza, ilerledikçe empati duygusundan korkarak uzaklaşmanıza sebep oluyor. Zira kabullenmesi zor bir süreci hayal etmeyi denemek bile insanı gerçekten korkutuyor. Elbette yazar gibi defalarca kez neden sorusunu soruyorsunuz. Ancak "neden ben olmayayım?" sorusu hayatın gerçekliğini yüzünüze tokat gibi çarpıyor. Kabullenmek iyileşmenin ilk ve en büyük adımı belki de...