Tarih, geçmişin dedikodusu değildir. Geçmişte olanların toplumsal ve ekonomik nedenlerini araştıran ve bugün ile ilgi kuran bir bilimin adıdır. Ancak bugüne dek, çağlar sürmüş bir imparatorluğun yıkılış nedenleri, bugünün gerçeklerine ışık tutacak biçimde belgeleri ile ortaya konmamış; ilkokul tarih kitaplarından üniversite siyasal tarihlerine değin, aynı dar görüşlülükle açıklanmaya çalışılmıştır. Öyle ki, bugün Türk aydınları, Tanzimatı oluşturan koşulların gerçek niteliklerini, Tanzimatı etkileyen dış ekonomik gerçekleri, Meşrutiyet ihtilallerinin süreçlerini, Tanzimat ve Meşrutiyet paşalarının kimliklerini, gerçek toplumsal nedenleri ile bilmezler. Çünkü o günlerin tarihini yazanlar, o çağlara yön veren sosyal değişiklikleri. bilimsel biçimde ortaya koymadılar. Biz bugün, o devirleri. O çağların toplumsal ve ekonomik olayları ile ilgi kurmaksızın, sadece tarih piyesleri gibi, yüzeydeki görünümleri ile okumak zorunda kaldık. Kırım Savaşı'ndan sonra alınan dış yardımlar, o yardımı veren ülkelerin Türk toprakları üzerindeki gerçek amaçları, Düyun-u Umumiye'nin kuruluş nedenleri araştırılmadı. Bize o yardımları veren ülkelerle savaşmak zorunda kaldığımız günlerde bile. Bugün nasıl Osmanlı imparatorluğu'nun yıkılış nedenlerini bilimsel gerçeklerin ışığında değerlendirmek zorundaysak, bu günün siyasal olaylarının da, tarih içinde köklerini bulmak zorundayız.