“Sag?ımda tropik balıkların bulunduğu alanın ayrılmasıyla iyice anlaşılmaz hale gelen yarısı batık bambu c?itlerinin gizemli yapısına benzer balık avlama ipleri, tuhaf bir s?ekilde sanki okyanusun dig?er tarafına gitmis?go?c?ebe kabileler tarafından sonsuza dek terk edilmis?gibiydi; c?u?nku? go?ru?nürde herhangi bir yerles?im belirtisi yoktu. Solda tas?duvarlar, kuleler ve beton sıg?ınaklardan olus?an kalıntıların bulundug?u verimsiz topraklara sahip bir grup küçük ada; temelleri denize oturmus?, sag?lam ve dengeli bir s?ekilde ayaklarımın altında uzanıyordu. Batmakta olan gu?nes?in ıs?ıg?ı bile, belli belirsiz dalgaların oldug?unu gösteren hareketli ıs?ıltıya rag?men pu?ru?zsu?zce parladı. Barın dıs?ında, bizi demir atmış şekilde bırakan ro?morkora bakmak ic?in başımı c?evirdig?imde kıyının du?z c?izgisinin koskoca go?kyu?zu?nu?n altında, yarı kahverengi yarı mavi du?z bir seviyede uçtan uca kusursuz bir şekilde durgun denizle birles?tig?ini go?rdu?m.”