Adı : Bin Muhteşem Güneş
Yazarı: Khaled Hosseini
Yayınevi: @everestyayinlari
Türü: Roman
Basım Yılı: Aralık-2020
Sayfa Sayısı: 471 Sayfa

Düşünceler: Yaşadığım şehirde ( Trabzon ) 7 bin civarı Afgan Göçmenin olduğunu ilk duyduğumda çok şaşırmıştım. Evet varlıklarını biliyordum ama bu kadar fazla olabileceklerini tahmin etmemistim doğrusu.

Bölgemizde, ilimizde Daha iyi yasam şartları için Istanbul 'a , Ankara'ya göç edenlerin sayısı oldukça fazla ama bir insanı 3 bin km öteye başka bir ülkeye getiren şeyler nelerdir diye düşünmeden edemiyor insan.

Daha önce 'Uçurtma Avcısı ' kitabını zevkle okuduğum yazar Afganistan'ın son 40 yıllık geçmişini irdelemiş bu romanı ile. Savaşın yıkımını, soy ve mezhep gibi olgularla ayrıştırılan birbirine düşman edilen halkları anlatmış iki kadının dostlukları, aşkları, yaşadıkları ve yaşayamadığı şeyler üzerinden.

Köktendinci akımların, birbirine düşman olmaları için ölüm makineleri ile donatılan insanların ne kadar vahşileşebileceklerini anlatıyor. Kadına 2. Sınıf değer bile verilmeyen, toplumun yarısını tamamen dışlayan hatta söven, döven her türlü eziyeti meşru gören, eğitimsiz insanların yaptıklarını okuyunca Cumhuriyet Yönetimi ile yönetildiğimiz için defalarca şükrettim okurken. Ve bunu binbir fedakarlıkla olusturanlara dua ettim içimden.

Aşk hikayeleri de var içinde. Ama daha çok ölüm var , ayrılık var. Aklımızın almakta zorlanacağı ama ne Yazık ki yaşanan ve günümüzde de yaşanmakta olan acılar. Nice acılara katlanılmış ama hiç ders alınmamış. Bu yüzden Afganistan yine mağdur yine ızdırap içinde.

Güzel akıcı bir eser sırf bu yüzden bile okunmalı ama asıl elimizdekilerin demokrasinin kıymetini bilmek için okunmalı, birliğin önemini kavramak için okunmalı, ülke ve millet olgusunun yokluğunda nelerle karşılaşacağımızı farketmek için okunmalı. Zaten elinize aldığınızda nasıl bittiğini anlayamayacaksınız

Khaled Hosseini, tüm dünyaya hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan biri.

Çocukluğunda annesinin ölümü üzerine kendi istediğinin değil de zorunlu olarak babasının evinde yaşamaya başlamasıyla Meryem'in hayatı bir anda başka bir yörüngeye doğru yol alıyor. Ailesinin onu istememesi üzerine küçük yaşta evlendiriliyor. Ülkenin kaderi bu ya, çocuk gelin oluveriyor hiç birşey anlamadan. Ailesinden çok uzaklara gidiyor ve onlardan bir daha haber alamıyor uzun bir süre.

Kocası Raşit, çocuk sahibi olamadıkları için Meryem’i sürekli aşağılayarak ona yıllarca eziyet ediyor. Bu sırada aynı mahallede yaşayan Leyla, ailesini savaşta kaybettiği için Meryem’in evine taşınmak zorunda kalıyor. Bir nevi sığınıyor da diyebiliriz. Fakat son derece kötü ve çıkarcı bir adam olan Raşit, genç kızın evlerinde kalabilmesi için onunla evlenmeyi şart koşuyor. Leyla'nın ise bunu kabul etmesinden başka bir çıkar yolu kalmıyor. Ve olayların bundan sonrasını gözleriniz dolmuş, burnunuzu çeke çeke okuyor olarak buluyorsunuz.

Meryem ve Leyla'nın hikayesi özelinde Afganistan'ın yakın tarihine tanıklık etmiş tüm Afgan kadın ve çocuklarının hikayesidir Bin Muhteşem Güneş.
Etkisinde kaldığım, hikayesi vurucu, çok hüzünlü, oldukça da başarılı bir eserdi. Baştan sona sıkılmadan okunabilir kitapların başında geldiğini söylemeliyim.