Tarihçi Cassius Dio'nun sade ama içi dolu yargısı, onun üzerinde verilmiş en doğru hükümlerden biridir: "Hak ettiği şansı hiçbir zaman bulamadı*... Ama bütün hükümdarlığı boyunca hep birden çok felakete karşı koymak zorunda kaldı. Benim onu diğerlerinin hepsinden daha fazla takdir etmem de bu yüzdendir, çünkü bütün o sıra dışı ve olağanüstü güçlükler karşısında hayatta kal mayı ve imparatorluğunu kurtarabilmeyi başarmıştır."
"Roma dünyası," diye yazmış Ferdinand Lot, "tarihin bir daha benzerine hiç rastlamadığı türden bir hükümdarlar silsilesinin tahtta birbirini izleyişine tanık oldu ve bu tam da ilkçağ dünyasının duraklama ve ardından da çöküş dönemine denk geldi." Başkalarıyla birlikte Marcus Aurelius, Septimus Severus, Diocletianus, Julianus ve Theodosius'u da örnek olarak gösterdikten sonraysa şöyle devam ediyor: "Bunlar birer devlet adamı, yasa koyucu ve savaşçı olarak Britanya'dan Ren'e, Ren'den Tuna'ya, Tuna'dan Fırat'a dek Roma dünyasını ve uygarlığını önce barbar Cermen ve Sarmatlara, sonra Partlara ve en sonunda da Perslere karşı savunmuşlardır. Yaşamlarının her gününün tehdit altında geçmiş olduğunu herkes biliyor.