Baba Halilim, bu öyle bir felakettir ki analara evlatlarını çamurlar içine attırır, kaçaklığın verdiği zaruret ve sefalet içinde insan ne yaptığını bilmez bir hâlde her fenalığa katlanabilir, ahlak, namus, din, her şey susar. Dağlarda, anaları tarafından bırakılmış ve ölmüş çocuklar gördük, biz o zaman için bunlara hayret ve teessüf edemiyorduk. Dört beş gün süren bu yolun iki tarafı ölmüş neferler, kırılmış nakliye arabaları, bırakılmış cephane sandıkları, hayvan ve insan ölüleri ile dolmuştu. Avrupa bunları şanlı medeniyet tarihine yazsın!… Düşman ordusu önünde kaçan bizler yine zulüm, cebir ve eziyetin en hafifini gördük. Kaçmayan biçarelerin camilere doldurularak yakıldıklarını, karınlarının yarıldığını, namuslarına dokunulup öldürülmeyen kadınların kendi kendilerini öldürdüklerini sana yazmayacağım; çünkü zaman onları yazacak ve sana elbette okutacaktır.