Bir kâbusun içine çekilmeye hazır mısınız?
RÜYA: Altı yaşında bir kız, geceleri rüyalarında kayıp kadınların ölümlerini görmeye başlar. Bu rüyaların gerçek olduğu anlaşıldığında yaşanan baskı ile tra...
TEDAVİ 32.GÜN Kemirdiği ellerine bakarken bir aydır yaşadıkları tüm kaygıları oraya kazımış olduğunu düşündü. Soyulmuş, kabuklanmış tekrar soyulmuş deri parçaları küçük kızının zihninde de aynı izi mi bırakmıştı? Odadaki herkes içindeki heyecanı farklı eylemlerle bastırıyordu. Karısı sürekli başını sağa sola eğip eliyle omzunu ovalıyordu. Doktor her zamanki ketumluğunu koruyor cam bölmenin ardına gözlerine kırpmadan bakıyordu. Elektrot kontrolü kendisine verilmiş tekniker delikanlı yaptığı işin gururunu yansıtıyor sanki bir insan hayatında yeni bir dönem başlatacakmış gibi kodlamalar yazıp duruyordu. Her kod yeni bir girişimdi onun için. “Uyumazsa ne olacak?” Doktor bakışlarını cam bölmeden ayırmadan konuştu. “Uyuyacaktır. İki gündür ilaçsız ve müdahalesiz kendisi uyuyor.” Başındaki kabloların çok azaldığı kızının sarı buklelerine baktı. Birkaç gündür onu izlemesine izin verilmiyordu. Çok zayıflamış gibi göründü gözüne. Yorgun ve zayıf. “Bugün artık…” Doktor “Evet öyle umuyoruz. O yüzden sizi de çağırdık. Rüyalar ve korku arasındaki bağı koparma zamanı…” derken bakışları ekranla cam bölme arasında gidip geliyordu. Bakışlarını bu kadar hızlı kaydırmasına hayretle baktı. Koparmak kelimesi içine sinmedi bir türlü. Kendisinde de bir şeylerin kopmasından korktu. Yavaş yavaş ağırlaşan göz kapaklarına komut vermeyi kesip kapanmasına teslim olan kızından ayırmadı gözlerini. Kucağında en sevdiği peluş ayısı ile yatakta küçük bir melek gibi görünüyordu. “Uyudu sanırım.” Doktor iç çekip arkasındaki sandalyeye oturdu. “Evet. Sabaha kadar buradayız kendinize kahve alabilirsiniz.” Cam bölmenin ardındaki asistanının göz kırpması her şey yolunda demekti. “Sanırım uykuya tam olarak daldı. Bundan sonra sadece bekleyeceğiz.” Cam bölmenin ardından gelecek sesleri duymak için odaya ait mikrofon açılınca kızının derin nefes alışverişlerini duydu. Burnundan nefes alıp veriyordu. Sanki hem aldığı hem verdiği hava tamamen oksijen ve hayat doluydu. Karısının anlamsız sorusu ile o hayat dolu soluklardan uzaklaştı. “Horlamalar için de uygun bir tedavi olabilir mi?” Doktor kadının bakışlarından eşinden bahsettiğini anladığı için adama kısa bir bakış atıp kadına döndü. “Hayır, horlamalar beyinle alakalı bir durum değildir.” Bakışları adama çevrildi. “Tabii rüyasında gördüğü bir hayvanı taklit etmiyorsa.” “Geceleri sorun olduğumun farkında değildim.” “Değilsin. Sadece son zamanlarda artması beni endişelendiriyor.” Doktor eşler arasındaki sorunların çözülmedikçe küçük detaylara yansımasına hayret etti. “Öncelikle KBB bölümüne gitmenizi öneririm. Geniz ile ilgili bir sorun olabilir.” Konunun kendisine kaymasından duyduğu rahatsızlığı açıkça ifade etmek istedi. Karısına ters ters baktı. “Şu an daha önemli önceliklerimiz var.” Bu önemli öncelikte karısının kendisini de düşündüğüne belki de minnettar olmalıydı ama elinde değildi. Bir saat geçmesine rağmen hâlâ derin uykuda olan kızlarını izliyorlardı. Göz kapakları sanki şeffaflaşmış ardındaki gözlerin seğirir gibi hızlı hareketlerini görünür kılıyordu. Doktor sandalyesinde kaykıldı. Ekrana bakarken teknikerle göz göze geldi. “Artık başlatabiliriz.” Tekniker hem ekrana bakıyor hem klavyede ritim tutar gibi dokunuşlar yapıyordu. “İlk titreşimi gönderdim. Titreşim seviyesinin artacak hızını ayarlıyorum.” Doktor elini teknikerin elinin üzerin koydu. “Dur bir dakika. Aradaki zamanı kısalt. Daha sık aralıklarla artmasını istiyorum.” Tekniker doktorun verdiği talimatlara göre düzenleme yaparken kendisi tekrar parmak uçlarını yemeye başladı. Doktorun kulağını hoparlöre yaklaştırıp bakışlarını asistana çevirdiğinde bir terslik olmasından endişelendi. Önündeki mikrofona eğilip fısıltı ile konuştu. “Bir sorun mu var?” Asistan aynı fısıltı ile doktora cevap verdi. “Sayıklıyor efendim. Ama ne dediğini tam olarak anlamıyorum.” Doktor çenesini sıvazlarken düşündü bir süre. “Müdahale etme. Ya da herhangi bir soru sorma. Uyku akışını bozmaman gerek.” Asistan içeriden el hareketi ile tamam işareti yaptı. Küçük kızın sesi daha da yükselmeye başladı. Doktor ekrana ve teknikere bakıp direktifler verirken cam bölmenin ardına dikkat kesildi. Küçük kızı gözlerini açmış karşıya bakıyordu. Yavaşça yatağında doğruldu. Doktor şaşkınlıkla içeriyi izlerken homurdanarak ayağa kalktı. Cam bölmenin ardını pür dikkat izliyordu. Küçük kızın yataktan inip duvarın karşısına geçmesini izlediler. Asistan içeriden ne yapması gerektiğini yine beden dili ile soruyordu. Doktor ekrandaki işlemi inceledi. “Bunu daha önce bilmemiz gerekiyordu. Ama neden iki gündür bunu gözlemleyemedik? İşlemi…” derken teknikere bakıyordu. Tekniker olumsuz manada başını salladı. Doktor ve teknikerin söylediklerini duymayacak kadar küçük kızının söylediklerine odaklanmıştı. “O yanıyor.” diyordu sürekli. Kimden bahsettiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Ani bir refleksle mikrofona eğildi. “Kimden bahsettiğini sor ona.” Doktora ve asistana sesini yükseltti. “Durdurun hemen şunu. Neler olduğunu öğrenmeliyiz.” Doktor mikrofonu önünden çekerken adamı iteledi. “Ne yapıyorsunuz siz?” Yüzünde patlayan tokatı sindirmesi hepsinden daha zordu. Karısının öfkenin ötesindeki delici bakışları karşısında donduğunu hissetti. Hatasını anlamıştı ama kimsenin onu anlayamayacağı bir düşüncenin bir anlık esiri olmuştu işte. Doktorun söyledikleri onu gerçekliğe geri getirmişti. “Şu an olanların farkında mısınız?” Bakışları eşler arasında gidip gelirken beklenmedik bir durumla karşılaştıklarını anlamıştı. “O şu an tam olarak uyumuyor ve bu…” “Evet, bu?..” Doktor açıklama yapmak yerine “Onun uyur gezer olduğunu biliyor muydunuz?” Karısı ile birbirlerine soran gözlerle baktılar. Karısının kekemeye yakın verdiği cevap doktoru endişelendirmişti. “Birkaç kez evin içerisinde gezindi evet ama sürekli olan bir şey değildi. Yani her gece ya da her uyuduğunda değil…” “Daha önceki tedavilerinden neden bundan bahsetmediniz? Neden dosyasında bunlar yazmıyor?” “Hiç sorulmadı. Gerek olduğunu bilmiyordum.” Doktor cam bölmeye doğru yürürken karşısına geçti. “Bu neyi değiştirir?” Doktorun bakışlarındakinin endişe mi yoksa dehşet mi olduğunu anlayamadı. “Çok şeyi. Hâlâ anlamadınız değil mi?” Kafasının içindeki düşünceler sarmal oluştururken onu da bir kuyuya doğru çekiyordu. “Yani demek istediğiniz?..” Elleri ile başını sıkıştırdı. “Bunu durdurmanız gerek.” “Artık çok geç?” “Pek işimdi ne olacak? Yani ona?” “Bilmiyorum. Zamanla…” İkisi birden cam bölmenin ardındaki konuşmalara döndü. Küçük kız asistan ile konuşuyordu. “İyi misin, tatlım?” Küçük kızın boş bakan gözlerle bir süre asistana bakışını ve sonra bir anda kollarına yığılışını izlediler. Asistan “Lili!..” derken çaresizce cam bölmenin ardından medet umuyordu.