Bir kâbusun içine çekilmeye hazır mısınız?
RÜYA: Altı yaşında bir kız, geceleri rüyalarında kayıp kadınların ölümlerini görmeye başlar. Bu rüyaların gerçek olduğu anlaşıldığında yaşanan baskı ile tra...
ŞÜPHE Uyandığında zonklayan başını iki elinin arasına sıkıştırarak kaldırdı başını. Oturur vaziyet aldığı yatağından aşağı salladı bacaklarını. Sadece başı zonklamıyordu. Midesindekiler dışarı çıkmak için baskı yapıyordu. Ne ayağa kalkacak ne de banyoya gidip onları çıkaracak gücü vardı. Ağzına gelenleri yuttu. Yutarken yutak borusu şişmiş gibi geri atmaya çalıştı hepsini. Kulaklarındaki çınlamaya bakılırsa bir şeyler kafa tasını ele geçirmeye çalışıyordu. Daha fazla içindekileri tutamayacaktı. Çok hızlı kalktığı yataktan bir anda yere yığılıverdi. O an tutmaya çalıştığı ne varsa önüne yığıldı. “O, bu çok iğrenç!” Kapı eşiğinden gelen sesin sahibine bakamadı. Ağzını açarsa az öncekilerden daha fazlasının da çıkacağını biliyordu. Kendini toplamak için gösterdiği çabaya tutunarak yarı ayakta yarı sürünerek banyoya ulaştı. Klozeti denkleştirmeye çalışmış ama ne kadar başarılı olmuş umursamadı. Baş ağrısı daha da arttı. Çığlık atmak için tam zamanı ve yeriydi. Tıklayan kapının ardından söylenen hiçbir şeyi anlayamıyordu. Kulaklarındaki uğultu çıldırma eşiğine sürüklüyordu onu. Midesinde tek lokla kalmadığına emin olduğunda güçlükle ayakta durarak lavaboya ulaşıp soğuk sudan medet umdu. Kafasını musluğa dayayıp göğsünden süzülen suların ayaklarına kadar inmesini hissetti. Ancak o zaman farkına vardı tamamen çıplak olduğunun. Tekrar iki eli arasında sıktığı kafasını da alarak duşa soğuk suyun altına girdi. Kusmuklarla beraber vücudundan şok dalgası gibi yayılarak akan soğuk suya aldırmadan neler olduğunu anlamaya çalıştı. Hiçbir şey hatırlamıyordu. Bornozuna sarılmış çıktığı banyo az da olsa etki etmişe benziyordu. Dolaptan aldığı iki ağrı kesiciyi aynı anda yuttu. Kendini tekrar yatağa bırakmak istiyordu. Toplanıp kenara yığılmış yatak odası halısına baktı. Evde ikinci bir kişi olduğunu o an hatırladı. “Bence artık kullanılamaz hâlde.” Cevap vermek için ağzını açtı ama sonra vaz geçti. Az önce yaptığından dolayı utanacak ya da özür dileyecek de değildi. “Ne zaman geldin?” Duvara yaslanan kadın kollarını bağlar pozisyonda ona bakıyordu. “Gece.” “Tüm gece burada mıydın?” “Evet. Bana mesaj attın ve gelmemi istedin.” Hiçbirini hatırlamıyordu. Bekledi. Gerisini anlatmak yerine soran gözlerle ona bakıyordu. Kahrolasıca kadınlar normalde susmak bilmez böyle durumlarda da ketumlaşırlardı. “Dün bir şeyler mi içtik? Başım… Başım zonkluyor ve” Ağzı dolunca yutmak için ara verdi. “Kendimi iyi hissetmiyorum” Kadının yüzündeki zafer edasını hiç beğenmedi aksine midesini daha da bulandırdı. “Hiçbir şey hatırlamıyorsun değil mi?” Başını sağa sola salladı. Bu cevabın yeterli olması gerekiyordu. Karşı tarafın konuşmadan önce ağzını şaplatması snirini bozdu. “Mm, dün seni evde bulsaydım belki içtik diyebilirdim ama geldiğimde evde yoktun. Sabaha karşı geldin ve oldukça da neşeliydin. Kendi kendine bir şeyler söyleyip dans ettin ve sonra da…” “Sonra da*” “Yattın uyudun.” Hepsi bu kadar mıydı? Daha fazlasını anlatamaz mıydı sanki. Gittikçe içinde gebe kalan endişe büyümeye başladı. en son bu hâlde olduğunda yaşadıkları tüm bedenini sarsmaya başladı. “Kıyafetlerim?” Gerçekten hatırlamıyor musun?” İçindeki kusuntuların kokusu içinde çalkanıyordu. Kendini bir şey olmadığına ikna etmek için çabalıyor ama beynindeki ışık çakmaları aksini söylüyordu. Kesik kesik görüntüler…” Lanet olsun, hayır hatırlamıyorum.” Karşısındakinin irkilmesi ile bağırdığının farkına vardı. Sesinin yüksek çıkmasını istememişti. Öfkesi bir anda çıkıvermişti. “Sonra konuşalım oldu mu?” aceleyle dolaptan kucağına yığdığı kıyafetlerle odadan çıkarken hâlâ irkilmenin etkisindeki kadına çarptı. Elindekileri üzerine geçirirken dün geceyi hatırlamaya zorladı kendini. Kahkaha sesleri ve kırmızı dudaklar. Zorlayarak hatırladığı şeyler bunlardı. Dün gece bir kadınla beraberdi. Kadına dair bir şeyler arasa da zihninde bulamadı. Kırmızı dudaklar…. Tıpkı geçmişindeki gibi…. Kırmızı dudaklar ve ardından hatırladığında vücudunu buz gibi saran korku… hırıltılı sesler… ellerini kaldırıp avuç içlerini çevirdi kendisine. Titreyen parmaklarına bakarken “Hayır, yapmış olamam!” diye fısıldıyordu.