Bir kâbusun içine çekilmeye hazır mısınız?
RÜYA: Altı yaşında bir kız, geceleri rüyalarında kayıp kadınların ölümlerini görmeye başlar. Bu rüyaların gerçek olduğu anlaşıldığında yaşanan baskı ile tra...
2 Karşısındaki keçi sakallı delikanlı sürekli başını sallayarak konuşuyordu. Sakalındaki kesilmesi gerekirken uzun kalan iki kıl parçasına takılı kaldı. Refleksine yenilip onları oradan koparmaktan korkuyordu. İki gündür sürekli araştırma ve çalışmalar beynini o kadar yormuştu ki delikanlının baş sallamaları o iki kılın titreşimleriyle beynince olumsuz mesaj olarak algılanıyordu. Kalem ve not defterini sağındaki sehpanın üzerine bıraktı. Gözlüğünü çıkarıp genzini sıktı. “…Uyuyorum, uyanıyorum, uyuyorum, uyanıyorum. Sabaha kadar böyle işte doktor bey. Her dönmemde her vücut hareketimde sürekli uyanıyorum. Sabah da yataktan yorgun kalkıyorum.” Yerinden kalkıp iç çekerek kapıyı açtı. Sekreterine el hareketi ile içeri gelmesini işaret etti. “Beyefendiye bakılması gereken kan değerleri formunu ve nöroloji bölümüne yönlendiren evraklardan bir tane daha verin.” Delikanlı soluk benizle kalktı ayağa. “Ne, hayır. Size söyledim ben kan veremem. O makineye de asla girmem.” Elini havaya kaldırarak susturdu delikanlıyı. “Ben de size söyledim. Değerlerinize bakmadan size yardım edemem. Öncelikle sabahları yorgun kalkmanızın, geceleri huzursuz yatışlarınızın ardındaki sebepleri bulmamız gerek. Bunlar başka hastalıkların semptomları da olabilir.” Delikanlı sekreter ve terapistin arasından hırsla çıktı. Sekreter, delikanlının ardından bakarken omuz silkti. “Sorun değil. Bunlardan elimizde çok.” Başını sitemle salladı. “Hiç eksilmiyorlar.” “Bekleyen kaç kişi var?” “Üç.” “Akşamki randevu ile son durum nedir?” Sekreteri kaşlarını havaya kaldırdı. “Akşama daha çok var.” Terapist öngörüsünü sormasa da sekreterin verdiği cevap doğruydu. “Peki sıradakini gönder de bitirelim artık.” Akşama kadar görüştüğü danışanların çoğu uyku ile yaşadıkları sorunlarının ortadan kalktığını söylemişti. Onlarla uykularının dışında uyku sırası ve hatta rüyaları hakkında konuşmaya başlamışlardı. Kendini iyi hissetmesi onu şaşırtıyordu. İnsanların rüyalarına ne kadar önem verdiğini görmek, onları dinlemek iki gündür izlediği videolar ve okuduğu metinlerden daha gerçekti. Rüyalara karşı inancı değil ama bakış açısı değişmişti. Madem insanlar uyandıklarında rüyalarından kopamıyorlardı o zaman belki de öyle kalması daha doğruydu. Kendi rüyalarını düşününce çoğu danışanlarının anlattıklarından alıntı gibi geliyordu ona. Bilinç altının dışa vurumuna inanmasında belki de en önemli etken buydu. Bilinç altı temizleme diye bir şey duymuştu ama danışanlarının her zaman aklında kalması gereken sorunlarını düşününce kirli kalmasını yeğlerdi. Rüya yorumları ile ilgilenen danışanları daha çok ilgisini çekmişti. Her sabah uyandığında ilk işi rüya yorumlarına bakmak olan danışanları vardı. Gördükleri her nesneyi ve olayı sembolleştirmiş gerçek hayatta onlara anlamlar yüklemişlerdi ve bunlar kişiden kişiye değişmişti. Bunda kullandıkları sitelerin etkisinin ne kadar olduğu belli değildi. Kimine korkunç gelen nesneler kötü bir şeyler yaşayacaklarını anlatırken aynı nesne bir başkasında olumluydu. Bu da rüyaların şahsa özel olduğunu gösteriyor olabilirdi. Kimileri artık o kadar ustalaşmıştı ki kendisine rüyasında ne gördüğünü sorup yorumlamayı teklif etmişti. Bunu gülümseyerek geçiştirmişti tabii. Son danışanını da ayakta uğurladı. Ceketini çıkarıp portmantoya astı. Pencereye doğru gerinerek yürürken kravatını genişletip özgürlüğe bir adım daha yaklaştı. Dışarıda hava kararmaya başlamıştı. Üçüncü kattan görebildiği kadarıyla karşısındaki manzarayı izledi. Karşı binanın giriş katındaki yaz kış hiç kapanmayan penceresinin ardından geçen gölgeleri saymaya başladı. Açık pencerenin ardında açık durma nedeni olarak düşündüğü rutubetli duvarlar zihninde dolaşırken burnundan içeri bir küf kokusu yayıldı. Zihin insanı her zaman gerçeklik yalanıyla oyalardı. Bir haftadır zihni ile oynadığı oyunların kazananı hep karşı taraf olmuştu. Rüyalar aleminin içine o kadar çok dalmıştı ki uykularını feda ettiği günler bile olmasına şaşırmadı. Lili’yi aramış rüyası hakkında biraz daha bilgi alıp hiçbir açıklama yapmadan telefonu kapamıştı. Konuşmanın sadece rüyasını dinlemekle sınırlı kalmasını duygu durumlarının işin içine girmesini engellemek adına istemişti. Bir filmi izlemek gibi. Size yaşattığı duygulardan arınarak izlemeye çalışmak gibi. Üç gündür kendi zihninde kuyuya gidiyordu. Kuyudaki kadına ulaşmaya çalışıyor ama nedense her seferinde sadece boş bir kuyu buluyordu karşısında. Az önceki küf kokusuna benzer koku etrafını sarıyor çürümüş otların arasındaki leşlerin kokusu olarak yorumluyordu kokuyu. Başka bir fark ise kuyunun ya da etrafının sürekli değişmesiydi. Hiçbirinde Lili’nin rüyasında olduğu kadar sabit bir ortamda kalamamıştı. Oysa onda her seferinde giderek daha da netleşmişti. Belki de aynı kuyu da bile değillerdi. Gözlerini kapayıp bu sefer uyumadan gitmeyi denedi kuyuya. Küf kokusu da giderek artmaya başladı. Onu en son gördüğü hali kuyuyu silip götürdü ekrandan. Lili’nin karanlık bakışları derinleşti giderek. Göz altı torbalarının bir haftada daha da artmış olabileceğini tahmn ediyordu. Tekrar Lili’nin bakışları zihninde yer alırken bakışlarının ardındaki karanlık dipsiz bir kuyuyu gördü. Sırtından esen rüzgârla ürperdi.