Bir oda düşünün… Odanın ortasında yuvarlak bir masa.Karşı karşıya oturan üç farklı kadın, üç farklı adam…Kesişen bakışların çoğunda sevgi,Kesişen bakışların çoğunda nefret,Kesişen bakışların çoğunda ise hasret vardı.**Berçem, Barzan Hezeroğlu’nun gözlerine baktığında vaat ettiğim hiçbir ümidi boşa çıkarmadım anlamını severek okuyor. “Benim senden başka kadına ne kalbim ne huzurum var.”**Helin, Miran Kara’nın gözlerine baktığında kalbini hunharca ezerek beynini işgal eden sözlerini tekrar tekrar duyuyor: “Yok ulan, sana karşı hiçbir şeyim yok. Sana karşı zerre sevgim, saygım, dokunmaya tahammülüm yok!”**Alaz, Afran Sözeri’nin gözlerine baktığında evine gelip konuşmak isteyen adamın gözü karalığını sorguluyor. “İstediğim senin rızan. Eğer hayır dersen kendimi geri çekerim. Barzan’ın izin vermemesi için her şeyi yaparım.”**Bu masada kaybetmek yok. Kazanmak için elim bir mücadele var. Kimi acısına, kimi mutluluğuna, kimi sonuna…