Bizim nesil dış dünyayı sinema perdelerinden tanımıştır: Aya ilk insanın ayak basışını, 1966 Dünya Futbol Kupası finallerini ve "Batı dedikleri"ni sinemayla öğrendik. Avrupa'da ortaçağın ne demek olduğunu, uzak denizlerin ve diyarların fethini, papalarla kralların çatışmasını, engizisyonu ve tabiî Amerikan tarihinin ana hatlarını böylece hıfzettik. Bu tedrisat esnasında yanlış şeyler öğrendiğimiz olmuyor değildi: Zencilerin yamyamlığını, beyaz adamın medeniliğini, Kızılderililerin vahşetini, Çinlilerin sinsi kalleşliğini bize sinema öğretmiştir (!). Meselâ Alamo kalesine saldıran Meksikalıların neden alçak olduklarını hâlâ bilemem.