Yolculuk Günlüğü 1530

(1 kişi)
Kitabı değerlendirin

0

Takip

0

Beğeni

1

Okuma

12

İzlenme

Tanıtım Yazısı
Elçilik Görevnin Nedeni ve Alınan Sonuç
Eliçilik Günlüğü''nün Yazarı, 1531 Baskısı, "Ottensteiner" Yazması
Basım
Elçilik Günlüğü''nün Metni
Raabs''tan İstanbul''a Olan Uzaklğı Gösteren Çizelge
(Tanıtım Yazısından)
Yayınevi: Türk Tarih Kurumu Yayınları
ISBN: Yolculuk Günlüğü 1530
Sayfa: 56s.
Kapak: Karton Kapak
Tarih: 1989

Topluluk Puanları (1)

4.0

100% (1)

Okuma Durumları
Okudum (1):
İncelemeler ve Alıntılar
Yolculuk Günlüğü 1530 kitabı hakkında sen ne düşünüyorsun?
Mertcan
#Tarih - @callmeishmael
İnceleme
2s
Zorunlu Bir Ziyaretin Güncesi
Bundan yaklaşık 500 yıl önce, 1526’da, Mohaç’ta Osmanlı ve Macar orduları arasında iki saat süren ve Osmanlının zaferiyle sonuçlanan meydan muharebesinin ardından, Macar topraklarının çoğu Osmanlı egemenliğine girdi. Bu muharebede ilk kez 300 topu bir arada gören Macarların, bunlar bu gidişle bir dahaki sefere bizi haritadan silecekler korkusu dört bir yanlarını sardı ve çarpışmadan dört ay sonra I. Ferdinand’ı kral seçtiler. Yeni kral başa geçtikten sonra, Osmanlı ile dostluk kurmak için iki defa elçiler gönderdiyse de elçiler ya başarılı olamadı ya da yarı yolda geri çevrildiler.
21 Ağustos 1530’da ise nihayet, bugünkü Lübliyana’dan yola çıkan 40 kişilik bir elçi heyeti, Bosna/Sırbistan/Bulgaristan üzerinden, iki aylık bir yolculuk sonucu 17 Ekim’de İstanbul'a vardı. Bir ay kadar İstanbul’da ağırlanan heyet, Pargalı İbrahim’le üç kez, Kanuni Sultan Süleyman’la da iki kez görüşme fırsatı buldu ve krallarının ricalarını Osmanlı Sultanı’na iletti. Heyetin başında gönderilen şövalye Joseph von Lamberg ile şövalye Niclas Jurischitz’in yanında çevirmen olarak Orenburglu Benedikt Kuripesiç görevlendirildi ve Kuripesiç 5 aylık bu yolculukta yaşadıklarını, gördüklerini günbegün not etti. İşte bu eser de o yolculukta görülen şeylerin kayda alındığı eserdir.


Başka yerlerde, başka incelemelerde bu kitabı pek beğenmeyenlerin, okunmasa da olur diyenlerin olduğunu gördüm fakat ben buna katılamıyorum.
Öncelikle kitap çok kısa, bir-iki saatte bitirebilir ve okuyucusunun fazla zamanını almıyor. İkincisiyse, daha önce bilmediğim bazı şeylerin ilk kez bu kitapta karşıma çıkmış olması; mesela heyetin, saraya geldiklerinde içeride gördükleri filler, zürafalar, aslanlar, leoparlar karşısında yaşadıkları şaşkınlığa ben de ortak oldum, çünkü bizim saraylarımızda bu tür hayvanlar olduğunu bilmiyordum(aslan hariç). Ve benzeri şeyler…
Günlüğü tutan yazarın, biz Türklerin aleyhinde abartılı biçimde yazdıklarını ben de beğenmedim, zaten çoğu doğru da değil, diyorum ya abartmış. Ama bunlar bile yine de kitabın okunmaması için bir neden değil, bunları çok dert de etmedim, çünkü topraklarını yavaş yavaş kaptırdıkları düşman bir ulusa karşı yurtsever, halkçı bir insanın yazdıkları illaki duygusallığın da etkisiyle biraz abartı olabilir, normaldir. Heyetin geçtiği yerlerin, coğrafi özelliklerinin, harita bilgisi bakımından anlatımlarınınsa biraz sıkıcı olduğunu söyleyebilirim ama kısa kısa bahsedildiği için bu da çok dert değil.

İşin doğrusu, kitabı alırken neyle karşılaşacağımı pek bilmiyordum ama sonunda memnun kaldığımı söyleyebilirim. Kitabı okurken, çok defa, bu kitabı bir gün filme uyarlasalar acaba ortaya nasıl bir şey çıkar diye düşündüm ve bir romanmışçasına, yolda karşılaşılıp da pek ayrıntılı anlatılmayan olayların devamında neler olmuş olabileceğini kafamda kurguladım ve hayalimde filme uyarladım. Sırf bu keyfi bile tattırdığı için ben kitabı beğendim ve ilgililerine öneriyorum.
Yolculuk Günlüğü 1530
Benedict Curipeschitz - Türk Tarih Kurumu Yayınları - 1989
11
Mertcan
#Tarih - @callmeishmael
Alıntı
2s
Kim derdi ki 500 yıl sonra bunun benzerini biz Türkler söyleyeceğiz.
(…) Bu bölgedeki bütün kentlerde, kasabalarda ve köylerde çok sayıda Rum’a rastlanıyor. Bunlar da Hristiyan dinindeler ve dinsel bayramlarına, kiliselerine, papazlarına, dinsel kurallarına ve törelerine sıkı sıkıya bağlılar. Onlar da Türkler gibi kuşak sarıyorlar ama kuşak saranların çoğu avamdan kişiler. Saçlarını uzattıkları için onları gerçek Türklerden ayırmak kolay oluyor. Bunlar, Türklerin egemenliği altında gerçek ve büyük bir baskı altında oldukları gibi Hristiyanlıkları da tehlikeye girmiş durumda. Çünkü Türkler onları her gün biraz daha artan, zorlaşan ve ağırlaşan koşullar, vergiler, haraçlar altına itmektedirler. Bunlar sık sık yüce ve bağışlayıcı Tanrıya (duyduklarım ve gördüklerim kadarıyla) derin derin iç çekerek ve kollarını açarak şöyle yakarıyorlardı:
“Bizim böyle acı çekişimiz, kötü ve zorba Türklerin boyunduruğu altına girmemiz hep kendi suçumuz yüzündendir.”
Neden böyle kendilerini suçladıklarını sordum ve şöyle bir cevap aldım:

“Türkler, bu bölgede ve çevrede (Yunanistan’a ait olan bölgeyi kastediyorlar) bulunan toprakları, ülkeleri, yerleri ve kentleri fethedip buraları kendi boyundurukları altına aldıkları zaman, biz kendi ülkemizin de elden gideceğini apaçık görmüştük. Ama bizim efendilerimiz ve hükûmetlerimiz, Türklerin bütün dünyayı ele geçirmek istediklerini gösteren bir belirtinin henüz ortada olmadığını bize ilân ettiler. Türkler, geniş Rum topraklarını fethetmeden önce, biz bütün bu olan bitenleri küçümsedik ve olanlara hiç dikkat etmedik. Sonunda Türkler, yalnızca Yunanistan’ı ya da dünyanın üç büyük parçasını, yani Asya’yı, Afrika’yı değil, doymak bilmeyen aç gözlülükleri ve öç duygularıyla Avrupa’nın yarısını da ele geçirdiler. Bunun için, ey soylu ve dindar beyler! ‘Türkler bizim oralara gelinceye kadar daha çok toprak yutması gerekir,’ diyerek, bizim söylediklerimizi kulak arkası etmeyin!”
56'ın 43. sayfasında
Yolculuk Günlüğü 1530
Benedict Curipeschitz - Türk Tarih Kurumu Yayınları - 1989
13
Mertcan
#Tarih - @callmeishmael
Alıntı
2s
Ne sandın?
Hristiyanlığa bağlı olduklarını gördüğümüz Sırplar bize çok sevgi gösterdiler. Bir gün yanımıza yaşlı bir adam yaklaştı ve gençlere şunu söyledi: “Eskiden bu topraklarda efendiler bizdendi, bunu aklınızdan çıkarmayın! Tanrım, biz durmadan, sizin gelip bizi kurtaracağınızı umut ettik ama görüyoruz ki siz de gidip Türk padişahına yalvaracaksınız. Anlaşılıyor ki Türk padişahı bütün dünyanın efendisi olmak istiyor.”
56'ın 34. sayfasında
Yolculuk Günlüğü 1530
Benedict Curipeschitz - Türk Tarih Kurumu Yayınları - 1989
14
Mertcan
#Tarih - @callmeishmael
Alıntı
2s
(…) Bu devşirmelerin içinde en çok yükselenler Bosnalılardır. Zaten Bosnalılar Türkler tarafından en çok tutulan ve namuslu bulunan kişilerdir. Onlar, gerçek Türklermiş gibi sevilip sayılıyor, hatta yetiştirildikten sonra gerçek Türklerden daha güvenilir bulunuyorlar. Bosnalıların gerçekten de yetenekli ve yakışıklı görünüşleri var. Türklerden onları ayıran özellikleri uzun boylu, iri yapılı ve onlardan daha gösterişli ve yetenekli olmalarıdır.
56'ın 32. sayfasında
Yolculuk Günlüğü 1530
Benedict Curipeschitz - Türk Tarih Kurumu Yayınları - 1989
15
Mertcan
@callmeishmael
Alıntı
2s
Ucuz tarih dizilerinde gösterilen kapkara giysilerin aksine…
(…) Kalacağımız yere yaklaştığımızda, törelere uygun olarak, şövalyeler atlarından indiler ve iki uzun sıra hâlinde duran Türklerin arasından yürüdüler.
Türklerin üzerinde rengarenk ve sırma kordon işlemeli, çok güzel yaldızlı, kadifeli ve ipekli tertemiz giysiler vardı. Böylece, hepsi çok etkileyici bir görünüşteydiler.
56'ın 23. sayfasında
Yolculuk Günlüğü 1530
Benedict Curipeschitz - Türk Tarih Kurumu Yayınları - 1989
16